Eskişehir Hacı Bektaş Veli Derneği: “Çedes Protokolü Hukuka Aykırı”
MELTEM KARAKAŞ
ÇEDES Protokolü kapsamında manevi danışmanların gönderilmesine tepki gösteren Eskişehir Hacı Bektaş Veli Dernek Lideri Mahsuni Ilgın, “Bu tür uygulamalar gerici faşist ve cumhuriyetimizin temel değerlerini alt üst edecek tek taraflı uygulamalardır. uzun vadede. Derhal bu uygulamadan vazgeçilmelidir. ÇEDES Protokolü hukuka aykırıdır.”
Eskişehir Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Eskişehir Hacı Bektaş Veli Derneği ve Eskişehir Alevi Dernekleri Platformu’nun çağrısı üzerine vatandaşlar, Eskişehir’de cemevi önünde meydana gelerek; “Çevreme Duyarlıyım Değerlerimin Yanındayım” (ÇEDES) Protokolü kapsamında okullara imam gönderilmesini protesto etti. ÇEDES Protokolü’nün hukuka aykırı olduğunu söyleyen Mahsuni Ilgın, “Bu tür uygulamalar ne yazık ki gerici faşist ve uzun vadede Cumhuriyetimizin temel değerlerini alt üst edecek tek taraflı uygulamalardır. Bu uygulamadan bir an önce vazgeçilmelidir.”
“SEÇİM BİTMESİYLE TEPKİ ESASLI TEMİZLİK HAREKETLERİ HIZLANDI”
ÇEDES Protokolü’nün iptal edilmesi gerektiğini söyleyen Mahsuni Ilgın, şunları söyledi:
“Bilindiği üzere ülkemizde yürütme görevini yürüten iktidar, 2022-2023 eğitim-öğretim yılında laik ve parasız eğitim geleneğini kırmak için yeni uygulamalara imza atıyor. eğitimde geçmiş yıllara bile damgasını vuran bir dönem.Bu uygulama ile dine dayalı eğitimi ilkokullara kadar indirdi.Eğitimde bu tür dine dayalı irticai saldırılar 28 Mayıs seçimleri biter bitmez hızlandı ve 28 Mayıs seçimleri biter bitmez hızlandı. İzmir ve Eskişehir başta olmak üzere birçok ilde devlet okullarında pedagojik eğitim almayan din imamları bunun en somut örneği oldu.237 okulun tanınmış TÜGVA’ya tahsis edilmesi, imam, müezzin, vaiz, ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi’ kapsamında imzalanan protokolle ‘manevi danışman’ adı altında okullara din hizmetleri uzmanları ve Kur’an kursu eğitmenleri gönderilmesi laik olmayan eğilimleri artıracak. ve eğitimde çok başlılık. de gösterir.
“TÜM VATANDAŞLARIN GELECEĞİNİ KARANLIK OLACAK”
Son yıllarda çocuklarımız okullardaki musluklardan necis su içerken, kantinden bir kadeh bile alamazlarken, kalabalık sınıflara mahkûm edilirken, çocuk işçi olarak başkente sunulurken, şempanze adı altında sermayeye sunuluyor. mesleki eğitim, güçlü aileleri olan öğrenciler ile yoksul öğrenciler arasındaki eşitsizlik uçurumu açılırken, eğitim emekçileri açlık sınırında fiyatlara mahkûm ediliyor. Eğitim dışında pedagoji dahi almamış, görevi camilerde olan imamların çocuklarımızı bilinçsiz ve denetimsiz bir eğitime tabi tutmaları laikliğin temel ilkelerine aykırıdır.
“İNSAN HAKLARINA, EŞİTLİĞE, HUKUKA VE ANAYASAYA AYKIRIDIR”
Ülkemiz din temelli bir ülke mi? Görevi sadece ruhban sınıfı olan memurların okullara ve ilköğretime girmeleri demokrasiye, insan haklarına, eşitliğe, maddelere ve anayasaya aykırıdır. Bu uygulamadan bir an önce vazgeçilmeli ve çocuklarımızı Atatürk ilke ve inkılaplarına göre yetiştirecek öğretmenlere teslim edilmelidir. Ayrıca daha dindar bir nesil yetiştirmek adına ülkemizi cennete çevirdiniz ama sonuç istediğiniz gibi olmadı ve mezun olan birçok öğrenci ya deist oldu ya da İslam’dan uzaklaştı. Şimdi biricik ve küçük çocuklarımızın, Ulu Önderliğimizin istediği gibi ilim ve bilim çerçevesinde eğitim hayatlarına başlamaları zaruri iken, laik eğitim sistemi üzerine kurulu bir ülkede cami için cami yapılması insan haklarına aykırıdır. Hanefi mezhebine dayalı İslami öğretilerle donatılmış imamlar okullarda derslere katılmak için.
“EĞİTİMDE MÜCEVHERLERİN MÜCEVHER OLMASINI İSTEMİYORUZ”
Hangi hakla çocuklarımıza bu tür uygulamaları bir protokol çerçevesinde dayatıyorsunuz? Çocuklarımızın bu baskıcı ve zalimce uygulamalara maruz kalmasını istemiyoruz. Tüm skandallara rağmen dernek/vakıf maskesi takan tarikatlar Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik Spor Diyanet İşleri Başkanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanan ÇEDES Protokolü ile eğitime sıçramasını istemiyoruz. Ülkemizde mescitler bile çeşitli mezheplere göre kendi içlerinde tasnif edilmiş; Okullardaki bu cami imamlarının işi nedir? Sanki bu uygulamaların devamında sıbyan mektepleri Kur’an kursuna dönüştürülecek ve medrese eğitimine mi başlanacak? Bunun için altyapının hazırlanması gerekiyor mu? Bu bahis karşılıksız kalması gereken bir sorundur.
“CUMHURİYETİMİZİN TEMEL DEĞERLERİNİ YOK EDERLER”
Bu tür uygulamalar ne yazık ki uzun vadede Cumhuriyetimizin temel değerlerini alt üst edecek gerici faşist ve tek yanlı uygulamalardır. Bu uygulamadan derhal vazgeçilmelidir. Türkiye’deki eğitim dışı kurumlar, gerici dernek ve vakıflarla imzalanan protokol ve projelere karşıyız. Cumhuriyetimizin temel taşları ‘çocukları korumak, vatanı korumak’tır. ÇEDES Protokolü yasa dışıdır. Anayasamıza, yasa ve yönetmeliklerimize açıkça aykırıdır. Laik ve bilimsel eğitime taban tabana zıttır. Unutmayın ki bu ülkenin talebeleri bize ve hocalarımıza Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetidir. Eğitimi ve çocuklarımızı laikliğe aykırı uygulamalara terk etmemek ve onlara sahip çıkmak hepimizin görevidir.
“TOPLUMU TEPKİLERE KARŞI UYARDIK”
Ülkemizin birincil sorununun gericilik ve siyasal İslam olduğunu hatırlatıyor, çağdaş, laik ve aydın toplumumuz adına hükümetin toplumun huzur ve barışını bozacak bu tür uygulamalardan vazgeçmesini talep ediyoruz. İktidarın, insanların toplumdaki eşitliği adına uygulamalarında inanç ve ideolojiyi farklı tutarak siyasi dini dayatmaktan vazgeçmesi tüm ülkenin menfaatine olacaktır. Bu çaba, siyasi dindarlığın okullara girmesine karşı hepimizin çabasıdır.”